Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Ekim 2010 Salı

etkinlik...........

Bu kampanya Yonca gıda ve birdemliksohbet tarafından yapılıyor...nette gezinirken gördüğüm bir etkinlik bu....katılmak isteyen blogcu arkadaşların yapması gerekenler şunlar....

  • Aşağıda bulunan basın  bültenini sitenizde yayınlamak ,
  • Yapmış olduğumuz bu etkinliği sitenizde duyurmanız,,
  • Bu kampanyanın Yonca gıda ve birdemliksohbet tarafından yapıldığını yazmak ,
  • Yonca gıda ve birdemliksohbet sitelerine link vermek, 
  • birdemliksohbet.blogcuya izle yazan kısımdan İzleyici olmak  
  • Basın bültenini yayınladığınıza dair bu yazının altına yorum yazmak ve linkini bırakmak
  • Facebookta yapılan yayınlan bu etkinlik için geçerli DEĞİLDİR.

  • MUTLAKA SİTE LİNKİNİZİ YAZIN








AYŞE TÜTER, BLOGGER’LAR İLE BİRARAYA GELDİ

Ayşe Tüter, İstanbul’lu bayanlar ile buluştu.



Yonca Gıda, İstanbul’lu blogger bayanlar ile ünlü yemek danışmanı Ayşe
Tüter’i bir araya getirdi. Etkinlikte hem birlikte kahvaltı edip hem de
Ayşe Tüter ile sohbet etme imkânı bulan blogger lerın keyfine diyecek
yoktu.  

Yonca
Gıda yetkililerinin yaptığı marka ve ürün tanıtımlarının ardından,
Yonca Gıda ürün özelliklerini anlatan Ayşe Tüter ayrıca ünlü
tariflerini de sevenleri ile paylaştı. Bayanların yemeklerle ilgili tüm
sorularını yanıtlayan Ayşe Tüter kendisine gösterilen yoğun ilgiden de
çok memnun kaldı.  

İstanbul
İTÜ Maçka kampüsü sosyal tesislerinde düzenlenen etkinliğe katılan
Yonca Gıda yetkilileri ‘ İzmir ve Ankara’dan sonra etkinliğimizin
İstanbul ayağını da gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Diğer illerde de bu
gibi etkinlikler gerçekleştirmeye devam edeceğiz.Bunun içinde
çalışmalarımız devam etmekte..’ diyerek  bu tür buluşmalarının diğer
illerde de devam edeceğini belirttiler.

25 Ekim 2010 Pazartesi

kahvaltı ve annemin leziz malay yemeği.....

fırında kaşarlı yumurta............

küçük güveç kabının içine önce biraz tereyağı....üstüne 1 su bardağı kaşar rendesi ve üzerine 2 yumurtayı kıralım....kırmızı biber ve çok az tuz serpip fırına verelim....çok lezizdi inanın.....


malay....
Zonguldak'ın yöresel bir yemeği malay..kaynayan suya mısır unundan göz kararıyla konuyor...karıştıra karıştıra katılaşıyor...bir tepsiye kaşık yardımı ile alıp süt çiyi ya da pekmezle servis ediliyor...ben en çok çiğle yapılanı seviyorum....sağolsun canım annem bu pazar yaptı ve yadik...çok güzeldi..hele ki yanında kaşık kaşık yoğurtla... ( kaşığa yapışmasın diye suya sokuluyor kaşık tepsiye daha rahat konuyor o zaman )

bu yukarıda kide pekmez katılanından...valla az ondan az ondan yapın ve yiyin...afiyet olsun...

SICACIK....................


Bu akşam güzel bir sofra hazırladım...brüksel lahanası salatası.....nuraniye...kremalı patates





brüksel lahanası salatası
lahana ve havuçları haşlayalım...ben buharda haşladım yine..lahanaları olduğu gibi havuçları da julyen doğrayarak haşladım...salatalık turşusunu halka şeklide doğradım.dereotu, yağ,limon ve tuz ekleyip karıştırdım.... tabağa koyup dereotuyl süsledim...değişik ama güzeldi...önemlisi sağlıklıydı.

nuraniye....

3 orta boy kabak..1 su bardağı pirinç...yarım demet taze soğan...yarım demet dereotu ve maydanoz....1 çay bardağı sıvıyağ....yoğurt (süzme)...5-6 diş sarımsak..tuz ve su
taze soğanları ince kıyalım...yağda kavuralım...rendelediğimiz kabakları katalım....kavuralım...1,5  bardak su ekleyelim...pirincide ekleyip pişmesini bekleyelim....suyunu tam çekmeden dereotu ve maydanozlarıda ekleyelim....soğumaya bırakalım....sarımsaklı yoğurdu hazırlayalım bir kenarda...servis tabağına aldığımız kabaklı karışımın üzerine yoğurdu dökelim...yağda kırmızı biber kavurup dökelim..biraz kekik serpelim....mis..........






kremalı patates.........

4-5 adet pataesi soyup biraz kalın yuvarlak dilimleyelim...4'e böldüğümüz havuçları enine keserek patatesle karıştıralım....kekik..kırmızı biber ve tuzla karıştırıp biraz yağla borcama koyalım...üstüne bir kutu kremanın yarısını koyup fırına verelim...200 derecede pişirelim...çıkmasına yakın kaşar rendesi serpip biraz daha kızartalım...Afiyet olsun......




MİSKET KÖFTE

Malzemeler:
  • Yarım kg köftelik kıyma
  • 3 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
  • 3 yemek kaşığı süt
  • 1 tatlı kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı pulbiber (arzuya göre)
  • 1 yumurta
  • 1 tatlı kaşığı kekik
  • 1 tatlı kaşığı tuz (köftenin içine)
  • Aldığı kadar ufalanmış ekmek ya da galeta unu ( ben galeta unu kullandım )
  • Kızartmak için sıvıyağ
  • 2 baş kuru soğan
  • 1 tatlı kaşığı tuz (soğanı ovmak için)
  • 1 çay bardağı ince kıyılmış maydanoz
Yapılışı:
  • Köfte harcı için gereken malzemeleri iyice yoğurun. Harcı buzdolabında biraz dinlendirdikten sonra (1-2 saat) harçtan cevizden küçük fındıktan büyük parçalar koparıp yuvarlayın
  • Köfteleri kızgın yağda ara sıra karıştırarak kızartın.
  • Kuru soğanları halka halka doğrayıp 1 tatlı kaşığı tuz ile öldürün,  yıkayıp, sıkıp kenara alın. kıyılmış maydanozu da soğanlara ekleyip karıştırın ve servis tabağına serpin. Üzerine köfteleri yerleştirin. istediğiniz şeklde servis edebilirsiniz.tamamen hayal dünyanıza kalmış....ister pilavın ortasına....ister domateslerle.....

22 Ekim 2010 Cuma

KÜÇÜK SIRLAR.............

 Nette gezinmeyi çok seviyorum....bazen öyle güzel ve yararlı bilgilere rastlıyorumki...zaman zaman uyguladığım ve yararını gördüğüm bu bilgileri sizinle de paylaşmak isterim...İşte birkaçı....Malzemeler hem kolay bulunacak şeyler ve hazırlanması da bir o kadar basit.....


GENÇLEŞTİRİCİ FORMÜL

— 15–16 sap maydanoz
— 2 yemek kaşığı taze limon suyu
— Yarım bardak su
 Maydanoz, limon ve suyu karıştırıp blenderdan geçirin. Hazırladığınız bu karışımı sabah aç karnına kahvaltıdan 15–20 dakika önce için. 15 gün boyunca her sabah düzenli olarak tüketin. İkinci günden itibaren kendinizi daha dinç ve zinde hissedeceksiniz.


SİGARA İÇENLERE ÖZEL FORMÜL :roll:
  Sigarayı bırakamıyor ve nikotin ihtiyacından kurtulamıyorsanız, en azından zararlarından kurtulabilirsiniz.  Bu formül ile sigaranın vücudunuza verdiği tüm zararları elbette ortadan kaldırmak mümkün değil. Ancak önemli bir bölümünü en asgari düzeye indirebiliyorsunuz
 



Formülün temeli TERE OTU… Ayda 5 kez bunu yapacaksınız. 5 gün üst üste yaptıktan sonra diğer aya kadar bir daha tüketmeyeceksiniz. Yapmanız gereken şu; 5 gün boyunca her gün bir bağ tere otu yemek. Ancak salataya katmadan, saf olarak tüketeceksiniz. Öğlene kadar yarısını, öğleden sonra diğer yarısını yiyeceksiniz



NOT : Bu kürü uygularken idrara çıkıldığında yanma hissedilebilir. Bu zararlı bir şey değil. Bu ot aynı zamanda idrar yollarını da temizliyor. Formülü uygulamaya başladıktan sonra 2 veya 3. günde balgam çıkartmaya başlıyorsunuz. (Ayda 5 kez uygulanıp bırakılacak, unutmayın)


Dereotu zayıflama mucizesi

Sofraya oturmadan 15 dakika önce bir yemek kaşığı dereotu yerseniz sofradan daha erken kalkarsınız. 10 dakika sonra tokluk hissi artacaktır. Daha az yemek yersiniz. Diyet yapanların özellikle yemesi gerekir. Açlık duygusuna fren yaptıran dereotudur. Hatta yemek arasında da yiyebilirsiniz. İştahınızın yavaş yavaş kalktığını görürsünüz. Göreceksiniz ki iştahınız daha erken kapanacak ve doygunluk duygunuz daha erken gelecektir.


Metabolizma Cayi:

Birebir yaparak denediğim ve faydasını gördüğüm bir çay bu...Öneriyorum mutlaka...Vücuttaki toksinleri atmamıza ve yağları yakmamıza yardımcı oluyor...Tabi egzersizi de unutmayalım...Bir doktor arkadaşım da faydasını görerek önerdi bu çayı bilhassa..


1 buyuk elma, kabuklariyla birlikte, sadece 4'e bolunecek
1 limon 4'e bolunecek
1 tatli kasigi kara biber (tane olarak, sakin toz halde koymayin, icemezsiniz)
1 cubuk tarcin
4-5 adet karanfil

3 litre suyun icinde, su 1.5 litre kalana kadar kaynatilacak.. limonlari ve elmalari (karabiberleri degil) ezebilirseniz iyi olur. oksurugu de iyi geliyor  bu arada..


BOTOKS MASKESİ

        Cildimiz çok önemli....küçük yaşlardan beri kesinlikle nemlendirici kullanıyorum...kızlarımda kullanıyor şimdi....mutlaka her duştan  sonra ve sabahları ılık suyla yıkadığım yüzüme ilk sürdüğüm hep nemlendirici krem olur...büyük kıızm geçenlerde bir maske tarifi bulmuş bir yerlerden..anne ille yapalım dedi...birlikte yaptık ve çok güldük yaparken....cildim sanki botoks yaptırmış gibi gerildi inanın...mutlaka tavsiye ediyorum...kıızm anne bu biizm ailenin güzellik sırrı olsun..vermeyelim kimseye dedi ama olmaz..paylaşılmayan  güzellik çirkinliktir dedim...işte ailemizin güzellik sırrı.....:)))))
       Önce biraz ılık bir suyla yüzümüzü iyice yıkayalım..ben zeytinyağlı sabun kullanıyorum..gözenekleri arındırıcı etkisinden dolayı tabi....bir yumurtanın akını iyice çırpıp göz kapağım hariç yüzümün her yerine yedire yedire sürüyorum...kan dolaşımını hızlandırmak için yuvarlak masajlar yapıyorumki  daha bir güzel olsun diye....maske kurudukça yüzde bir sertleşme oluyor...tekrar ılık suyla yıkayıp yine yapıyorum ikincisini.....bir on dakika sonra ılık suyla temizleyip nemlendirici sürüyorum...inanmak size kalmış...valla ben bu maskeyi yaptktan sonra çok kişiden duydum...cildin için ne yapıyorsun diye.... güzellikler dileğiyle....sevgiyle.....

14 Ekim 2010 Perşembe

OTLU ÇÖREK.......................:)))

  • yarım demet maydanoz, doğranmış
  • 1 demet dereotu, doğranmış
  • 1 kuru soğan
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 3 yumurta (1 tanesinin sarısı üzerlerine sürülecek)
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 3 diş sarımsak, dövülmüş
  • 1 kalıbın yarısı beyaz peynir (~125g)
  • taze nane
  • aldığı kadar un
  • 2 paket kabartma tozu
tüm malzemeleri karıştırıp oldukça yumuşak bir hamur elde edin.ya kaşıkla ya da elle yuvarlayıp tepsiye yerleştirin.200 derecede pişirin.afiyetle.........

Nette dolanırken bulduğum bir tarif.içindeki herşey besleyici...resmen ilaç deposu...çokda lezzetli oldu..komşuyada ikram ettim.hatta söz aldı bana da birlikte yapalım diye.............eeeeeeeeeee banada emeğimin karşılığını aldığım için gurur duymak düştü......

11 Ekim 2010 Pazartesi

ÇİÇEK VE SUYUN AŞKI

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii
zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine
sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için
ey su" diye...
Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye
başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık
oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?"
diye düşünmeye başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek,
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.
Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum" der. Aradan
zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya
"Seni seviyorum." der.
Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der ve gün gelir çiçek
yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi
sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...
Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek
çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu
durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye...
Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın
durumu ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez."
Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve
sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki:
"Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü
onun için" der.
Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek
yetmemektedir...

6 Ekim 2010 Çarşamba

Akşam Sefası......

Merhabalar efendim.nasılsınız...iyisiniz mutlusunuzdur inşallah.beni soracak olursanız çok iyiyim.
geçtiğimiz pazar şöyle güzel bir sofra hazırladım.resimleri şimdi aktardım pc'ye.kızlarımla birlikte sohbet eşliğinde doyurduk karnımızı....menüde yuvalama çorba, brokoli salatası ve yalancı mantı vardı.resimleriyle birlikte buyrun tarife...

yuvalama çorba....
köftesi için : 250 gr. kıyma, yarım ç.b. ince bulgur, 3-4 dal maydanoz, baharatlar, un, 1 yumurta
terbiye için : 2 s.b. yoğurt, 1 limon suyu, 2 diş sarımsak 
ayrıca 1 kase erişte
üstüne 1 y.k.tereyağ veya zeytinyağ, nane veya kırmızı biber.


köfle malzemelerini un hariç yoğuralım.ve çok küçük parçalar koparıp yuvarlayarak un dolu bir tepsiye koyalım.şöyle bir silkeleyerek köftelerin unlanmasını sağlayalım.4 su bardağı suyu bir tencerede kaynatalım.kaynayan suya köfteleri ve küçük küçük kırdığımız erişteleri atarak pişirelim.
erişteler yumuşayıp pişince terbiyesini hazırlayalım.çorba suyundan azca sıcak su alalım ki yoğurt kesilmesin.terbiyeyi yavaşça tencereye boşaltıp 1-2 dk.sonra altını kapatalım.üstüne yağımızı yakıp dökelim.hazırrrrrr...........




Brokoli salatası....

yarım kg.brokoli, 2 havuç, 1 küçük garnitür konserve, 1 soğan, 4 y.k zeytinyağı ve istenilen baharatlar....


brokoli dallarına ayrılır..havuçlarda inceşeritler halinde dilimlenir.buharda haşlanır.haşlanmış sebzeler servis tabağına alınır. küçük küçük doğranan soğanlar zeytinyağında pembeleştirilirken garnitür salatası da sebzelerin üstüne dökülüp karıştırılır. yağda kavrulmuş soğanda biraz tuz ilavesiyle salatanın üstüne dökülünce daha ne olsun.....

sebzeleri haşlamak için altaki tencereye az su koydum.üste de içinde sebzeler olan süzgeçi.böylece sebzelerin vitamini içlerinde kaldı...





Yalancı Mantı..........

300 gr.kıymayı 1 küçük soğan, 5-6 dal maydanoz ve istenilen baharatla yoğuruyoruz.yufkayı serip iç malzemeden kenarına koyup rulo şeklinde sarıyoruz.3 parmak genişliğinde kesip tepsiye diziyoruz.az yağ gezindirip börekler kızarıncaya kadar bekliyoruz.
1 su bardağı suda et suyu tabletini kaynatıyoruz.fırından çıkan böreklerin üzerine döküp çekmesini bekliyoruz iyice.sarımsaklı yoğurt hazırlıyoruz.mantıların üstüne önce yoğurt sonrada kırmızı biberli yağ sosu döküp sizin elelrinizi benim ayklarımı bağlıyoruz.ve geçiyoruz yemeğe......:)))





ağzınızın tadı hiç bozulmasın efendim...tebessümle...........

5 Ekim 2010 Salı

söyleyemedim....



söylemek isteyen ama söyleyemeyenlere......................


içinizde öyle şeyler biriktirirsinizki bazen.......

ama dil lal olur.....

Cevdet Bağca'dan söyleyemedim.....

iyi dinlemeler.....

aşkla...........

BİR DİLİM PASTA İSTEYEN VAR MI??

Bazen kendimize ben bunu haketmek için ne yaptım diye sorarız.Yaradan
bunların benim başıma gelmesine neden izin veriyor? diye düşünürüz...
İşte açıklaması
Bir kız çocuğu annesine her işinin ters gittiğini söyler
O büyük bir olasılıkla ya matematik sınavında başarısız olmuştur ya da erkek arkadaşı onu en yakın arkadaşıyla aldatmıştır...
Böyle anlarda iyi bir anne kızını nasıl neşelendireceğini iyi bilir. “Ben çok nefis pasta yaparım der , kızının yüzünde gülümseme belirirken onu kucaklayıp mutfağa doğru götürür’’
Anne malzemeleri ve gereçleri hazırlarken .
Kızı da karşısında oturur.
“Canım bir parça pasta yemek ister misin?”
“Elbette anneciğim pastayı ne kadar sevdiğimi bilirsin
 ‘‘tamam canım biraz şu yağdan iç”
Kız şaşkınlıkla
“Ne? Asla ?”
“Peki öyleyse 2 yumurtaya ne dersin? ‘’
Bunun üzerine kız
“Şaka mı yapıyorsun anne ?”diye sorar
“Peki biraz una ne dersin?” diye sorar bu kez anne
“Hayır anne , midem bulanacak”der kız.

Tüm bunlar pişmediği için tatları berbat.. fakat sen bunları bir araya getirirsen harika bir pasta olur... der anne
Yüce Allah’ da aynen böyle çalışır. Bazen kendimize neden onun bize böyle zor zamanlar yaşattığını sorduğumuzda bu olayların bize ne getirebileceğinin farkında değilizdir.
Olacakları sadece o bilir ve o perişan olmamıza izin vermez
Çiğ malzemeleri kendimize dert etmemize gerek yok,
sadece ona güvenin ve meydana gelen harikayı görün...
Yaradan bizi o kadar çok sever ki
her bahar bize çiçekler yollar...
...Her sabah güneşin bizim için doğmasını sağlar...
... Ve ne zaman konuşmak istersek O bizi dinlemeye hazırdır..
O evrende nerde isterse yaşayabilir ama O ,bizim kalbimizde yaşamayı seçer!..
Gününüz bir dilim pasta olsun efendim……


Size nefis pastalar dilerim!

TEBESSÜMLE...................

4 Ekim 2010 Pazartesi

HAVUÇ RÜYASI.............

İşte güzel,nefis,besleyici ve hafif bir tatlı tarifi.Asıl tarifi kendime göre uyarlayarak bu adı yakıştırdım kendisine.çok hafif ve kolay bir tatlı.sütlü tatlıları çok seviyorum.hele sıcak günlerde daha bir güzel oluyor yemesi.buyrun tarife...

ben yarım kilo havuç kullandım.bir güzel rendeledim şarkılar eşliğinde.çünkü can sıkıcı.bir fincan toz şekerle tencereye alıp pişirdim.suyunu çekince biraz ılıtıp tarçın ekledim.yine göz kararı ceviz ve bisküvi katarak tepsiye yaydım.
2  su bardağı süt, 1 su bardağı şeker ve 3 kaşık unla muhallebi yaptım.ateşten aldıktan sonra süt kreması koyup çırptım iyice.isteyen koymayabilir.muhallebiyi tepsideki karışımın üstüne yayarak döktüm.soğuyunca buzdolabına koyarak bir gün beklettim.dilimleyerek servise hazırladım.bitti bile.Tebessümle.....................

ŞEMS-İ TEBRİZİ..................TEBRİZLİ GÜNEŞ

“Başlangıcı olmayan zamandan beri diri, yaratıcı, kudretli, bütün varlıkları ayakta tutan Ulu Allah’a Yemin ederim ki, onun nuru, yüzbinlerce sır açıklansın diye aşk ışıklarını parlattı. Onun eşi ve benzeri olmayan hükmü ile cihan aşk ile âşıklarla, hâkim ve mahkûmlarla doldu. Şems-i Tebrizî'nin tılsımlarıyla, büyüleriyle onun akla hayret veren hazinesi gizlendi. Senin ayrıldığın günden beri ağzımın tadı bozuldu, mum gibi erimeye başladım. Cemalinden uzak düşünce beden bir virane, can da o viranenin baykuşu oldu. Aman ne olur, yine dizginleri bu tarafa çevir! Aşk filinin hortumunu yine şahlandır; akşamım seninle aydın bir sabah gibi olsun Ey Şam'ın, Ermen ve Rum ülkesinin kıvancı sevgili!”

Mevlânâ'nın Şemseddin'le buluşması, ona, sanki kaybettiği değerli bir mücevheri Şems'in manevî benliğinde, onun velilik hazinesinde yeniden bulmasına fırsat sağlamıştır. O, Şems'in kudretli kişiliği önünde öylesine mest ve coşkun bir hale gelmişti ki, bütün normal işlerini, müftülük, müderrislik, vaizlik gibi meşgalelerini bir tarafa iterek artık Şems'in pervanesi olmuştu. Dış âlemle ilişkisini kesmiş, artık başka bir âleme dalmıştı. Gözü kulağı Şems'in sohbet ve irşatında, hep onun işaretlerine dönük, hep onunla göz göze diz dize idi.

Bu yüzden dedikodular gittikçe artmış, iş artık açık bir düşmanlık haline dönüşmüştü. Bunu en çok Mevlânâ'nın yakınları, talebesi, sohbet arkadaşları yapıyor, hoşnutsuzluk ateşini körüklüyorlardı. Şemseddin, hakkındaki bu dedikoduları, düşmanlık teranelerini anlamaz değildi. O da artık birkaç damla suyun bardağı taşıracağını sezmiş ve bu düşmanlık çemberinden kendini kurtarmak için kararını vermişti. Gecenin birinde Konya'dan ayrıldı; kayıplara karıştı. Nereye gittiğini hiç kimse anlayamadı.

643 hicret yılının 21 Şevval Perşembe gününe rastlayan bu ayrılıştan sonra onun Şam'a gitmiş olduğu anlaşıldı. Bu ayrılık süresi, aşağı yukarı 16 ay kadar uzadı. Şems'in Konya'dan ayrılması Mevlânâ'yı eski hayatına döndürmek şöyle dursun, aksine, bağrının hasret ve firkat ateşiyle yanmasına, sıhhatinin bozulmasına yol açtı. Kimseyle konuşmuyor, meclislere gitmek istemiyor; hep gam, keder ve hicran içinde yine halvete kapanıyordu. Neredeyse o ayrılık ateşi içinde son nefeslerini vermek üzereyken Şam'dan gelen bir mektup imdada yetişti. Bu mektup Şemseddin'den idi.

Mevlânâ'nın gözlerinde bir ümit ve hayat güneşi parladı. Çünkü Şems'in Şam'da olduğu anlaşılmış ve kayıp hazinenin yeri belli olmuştu. 

Ona mektup yazdı ve yukarıda ki gazeli de ekledi.

Şems ve Mevlana....Aşık ve Maşuk..Gönül dostu....dünya ve güneş....su ve ateş...gece ve gündüz...


Bu iki Allah dostunun hakkında bilinmesi gereken o kadar çok şey var ki....Yukarıdaki dizenin iç anlamına bir bakarsak,sindirerek okursak eğer o muhteşem güzelliği görmemek için kör sağır olmak gerek diye düşünüyorum.Daha da ileri gidip yaşamıyor olmak gerek ya da.O'nla tanışmadan önce Celaleleddin Rumi idi. Ta ki Şems ile tanıştı, yarenlik etti.İşte vakit odur ki Mevlana oldu.

Bu iki dosttan zaman zaman bahsetmek ve anlatmaya ve anlamaya çalışarak yazmak istiyorum.Aşkla................

3 Ekim 2010 Pazar

Abant Kebapı



Geçenlerde tavuk etinden değişik bir şeyler yapayım.ama ne yapayım diye nette bakınırken gördüm bu yemeği. yapımı zor gibi gözükse de zevkle hazırlanan bir uğraş oldu benim için.ve çok sevilerek yenince de değdi doğrusu.Valla içinde herşey var.doyurucu ve besleyici.Neyse tarife geçeyim.
Malzemeler:
500 gr. kuşbalı tavuk eti
1 küçük soğan
10-15 adet mantar
2 biber (yeşil ya da kırmızı olabilir)
2 domates
tuz baharat

Beşamel sos:
2 kaşık un
2 bardak süt
2 kaşık yağ
karabiber tuz


Krep için:
2 yumurta
2 bardak süt
2 bardak un
tuz


Etleri hızlı ateşte soeteleyin ve soğanları ilave ederek kavurun.Biberleri de kavurduktan sonra mantarları ekleyin ve daha sonra doğranmış domatesini ekleyin.  10-12 dakika kadar pişirin ve suyunu süzün.. suyunu çorbalarda kullanabilirsiniz.
Krep malzemelerini tel yardımıyla çırptıktan sonra teflon tavaya az bir yağ koyarak krepleri hazırlayın.
Bir kaseye önce krebi yerleştirin ve içine tavuklu harçtan koyun ve krebi kapatın, kaseyi ters çevirerek küçük güveç kaselerine yerleştirin. üzerlerine beşamel sos sürün ve kaşar rendesi koyun... fırına verin.kaşarlar kızarınca  servise hazır..yanında bol köpüklü bir ayranla çok nefis oluyor.


ben güveç kaselerinde pişirdim.ama siz tepsi veya borcamda da yapabilirsiniz.Afiyetle...........